Değerli bir arkadaşımın kendi sitesinde yazdığı yazıya cevaben yazdığım, son günlerde gündemi meşgul eden “Kürtaj” konusu ile ilgili yazımı sitemden de paylaşmak istedim. Yazıyı doğrudan cevap olmaktan çıkaracak şekilde modifiye ederek sunuyorum. Orjinal konuya erişmek için: http://www.dincarslan.net/2012/06/kurtaj-canavarliktir/
Kürtaj yasağı konusunun bir anda gündeme gelmesinin hükümetin ya da Başbakan’ın insancıl olması ile ilgisinin olmadığı açıktır. Gerçekten insanı düşünen bir sağlık bakanı ya da hükümet ya da başbakan aşağıdaki linkte verdiğim kararın altına nasıl imza atar. Sırf parası yok ve özürlü diye çocukların ölüm fermanını nasıl imzalar. İşte canavarlık haberi: http://www.ntvmsnbc.com/id/25356694/. Hangisi daha büyük canavarlık? Canavarlığın kıyası olur mu?
Hükümet 10 yıldır iktidarda, 10 yıldır kürtaj da şimdiki haliyle yasalarda vardı, bu gün mü akla geldi? Hayır. Daha büyük bir canavarlık olan Uludere katliamını yapanların (bizzat hükümetin imzası var sanki altında, olmasa bu kadar üstünü örtmek için çabalamaz), bir gündem değiştirme malzemesine ihtiyacı vardı. Tam zamanında geldi. İşe yaradı mı derseniz? Eh işte. Peki Kürtaj yasaklanarak nüfus artar gibi bir saçmalık olur mu? Kürtaj yasağıyla artan nüfus neye yarar derseniz, yanıt belli…
Dini olarak söylenenlere itirazım yok. İnsani olarak düşüncelerini belirtenlere de itirazım yok. Ama hangi kadın bile isteye yapar ki bunu? Çok çok zorda kalmadıkça aklı başında bir insanın yapacağını düşünemiyorum, ama bu durumda bir insanın önüne yasak koymak çok daha büyük bir kötülük yapmaktır. Canilik canavarlık asıl budur. Amerika’da bir çok kadın kaçak kürtaj nedeniyle doğurganlığını yitiriyor. Peki sorun kürtaj mı? Hayır. Kürtajın yasaklandığı eyaletlerde kaçak kürtaj nedeniyle enfeksiyon kapılması, streil olmayan ortamlarda uzman olmayanların yanlış müdahaleleri sorun. Normalde hastane ortamında bir sorun olmamasına rağmen kaçak ve sağlık dışı koşullarda ölen veya kısır kalan binlerce kadın oluyor. İşte size kürtaj yasağı tablosu. İstediğiniz kadar araştırın, istediğiniz kaynaktan.
Türkiye’de ne olacağını sanıyorsunuz? Parası olmayanlar, kaçak ve sağlıksız koşullarda canıyla oynayacak ve mecbur kalıp yaptıracak. Parası olansa gidecek yurtdışına, kürtajın yasak olmadığı bir yerde yaptırıp gelecek.
Kürtajın, yanlışlığı anlatılsın, doğum kontrolü konusunda insanlar bilinçlendirilsin, ama bu konu yasakla çözülmeye çalışılmasın. Sonuçları çok daha kötü olacaktır.
Bilmeyenler için ek notlar: 10 haftadan daha büyük bebeğin Kürtaj’la alınması zaten Türkiye’de yasak. 10 haftaya kadar olan embriyonun ayrı bir canlı olup olmadığı tartışılan bir konu (Kimi 8 hafta der, kimi 4 hafta der vs.). İngiltere’de 24 haftaya kadar kürtaj yapılabiliyor (Sinir sistemi 24 haftaya kadar gelişmediği için bilinç olmuyor ceninde. İngiltere bunu baz alıyor.). Dünya’da Kürtaj yasağının zararlarını yaşayan en bariz ülke Romanya’dır. Kaçak kürtaja bağlı Kadın ölümleri rekor düzeydedir.
Bunlar derleme bilgiler, sonuçta işin uzmanı değilim ancak sonuçlar ve istatistikler ortada. Eğer 1 haftalık da olsa cenin bireydir, zinhar yasaktır gibi bir mantığa girilirse, spermde bireydir. Yumurtada bireydir konusuna kadar inilir. Ya da ikisinin birleşim anındaki hali bireydir gibi devam eder.
Ek Not: Vücudumuzun içindeki organlar üzerinde kontrol sahibi olamayabiliriz, ancak hem hak sahibi hem de söz sahibiyiz. Örneğin hayati tehlike oluşturduğu durumlarda ameliyatla iç organlar alınabilir (dalak, apandist, hatta böbrek). Buna karar verebiliriz. Bizden bağımsız çalışması onlar üzerinde hak sahibi olmadığımız anlamına gelmiyor yani. Sonuç olarak embriyoyu ya da cenini organlarla kıyaslamak hiç doğru değil. Ayrıca kadını, içine tohum atılıp bebek üreten doğum makinası gibi düşünmek de doğru değil.
Sevgili dostum, uzun zamandır yazmıyordun, vesile olduğuma sevindim.
Selamlar.